27 Kasım 2014 Perşembe

Kum Fırtınası


  Ve aradan bir ay geçmiş.. Parmak uçlarım klavyenin soğuk temasını özlemiş, kulaklarım tuşlara basınca çıkan sese hasret..
  Birileri kum saatini ters mi çeviriyor, yoksa daha mı hızlı dökülüyor kum taneleri? Benim saatimde kum fırtınası çıkmış sanki, zaman ne zaman hızlı akıp ne zaman yavaşlayacağını şaşmış.. Tek şaşkın olan zaman mı, yoksa benim ruhum da mı yolunu şaşırmış?
   Zamanın çok hızlı geçmesini istediğimizde onun nazlı nazlı aktığını hepimiz bilmez miyiz? Belki de o zamanın geçmesine hazır değilizdir. Belki de kum fırtınasının sonunda umduğumuz gibi bir hayal yoktur? Ya da bu tarz karamsar düşünceler oluşturuyordur o fırtınayı.. Hepimiz kum saatine hapsolan tutsaklarız aslında, ne bir kaçış yolu var ne de bir kurtuluş ümidi.. O zaman yapılması gereken tek şey, o fırtınanın bir parçası olmaktır..
    Bir kum tanesi kadar özgür, huzurlu ve nereye uçacağının derdinde değil, yalnızca uçmanın verdiği keyifte olmak...