26 Mayıs 2013 Pazar

Haftasonu Müziği

Bruce Springsteen - Streets of Philadelphia
Bruce'un sesiyle, enstürmanlarlarıyla, sözleriyle son derece harika bi şarkı!! Bu şarkıyı bu kadar geç keşfetmem çok üzücüüü:(( Piano veya gitarda biraz daha geliştikten sonra kesinlikle çalmak istediğim bir parça...

I walked the avenue till my legs felt like stone 
I heard the voices of friends vanished and gone 
At night I could hear the blood in my veins 
Black and whispering as the rain 
On the streets of philadelphia ....

21 Mayıs 2013 Salı

Yeni salgın : Farklılık

  Farklılık...Farklı olma arzusu.. Bugünlerde kimsenin dilinden düşmeyen "Ben farklıyım" sözleri...
Herkeste bir salgın gibi başladı bugünlerde bu farklılık olayı. Biri gelir ben kardeşimle kavga ederim onun tarafı tutulur, ama diğer ailelere bak onlar da hiç böyle şey yok, ben bu yüzden onlardan farklıyım der. Öbürü çıkar hahaaha hiç çalışmıyorum, ödev yapmam,ders yapmam, hocayı dinlemem, isyankarım, havalıyım,farklıyım der, bir diğeri beni kimse anlamıyor, çoook farklıyım der...

 Bir arkadaş, yalnız bir ay aynı sırayı paylaştığım kişi her gün mü gelir güne günaydınla başlayıp her tenefüs bak, görüyosun dimi, işte ben bunu düşünmüyorum, farklıyım der yahu! Dediği şey de hani matah bir şey olsa! Atıyorum hoca çok çalışan çok kazanır gibi bir şey sorar, katılmaz veya ben hangi spordan hoşlanırsın; voleybol, basketbol veya futbol? diye sorduğumda hiçbiri der, kendince sırıtır ve klasik: Görüyosun ya, ben çok çok farklıyım der...

 Neden herkes farklı olma peşinde ki? Eğer herkes kendi gibi olsa, başkaları gibi olmaya çalışmasalar zaten her birinin kendine has,özel ve "farklı" bir dünyası olduklarının farkına varmazlar mı?
 Benim için farklılık ne mi? Bence sadece farklı olduğunu söylemeyen insandır.

20 Mayıs 2013 Pazartesi

Haftasonu Müziği..

 Bu hafta Pink Floyd'un efsanevi müziğini paylaşacağım. Pink Foyd hakkında söylenecek çok şey var ama ben onu tek tük kelimelerle de ifade edebilirim sanırım.. Efsane..Müzik...Orjinal..Sonsuzluk.. Heyecan... Sevinç. .Üzüntü.. Anılarda boğulma tehlikesi:)

Pink Floyd - Wish You Were Here

18 Mayıs 2013 Cumartesi

Müzik...bir yaşam biçimi..

  Müzik... Benim için basit bir hobi değil, yemek yemek , su içmek kadar bir ihtiyaç... Bir yaşam biçimi.. Ruh halini düzelten bir ilaç... Mutluyken üzecek, üzgünken güldürecek kadar güçlü... Tek bir sözüyle, tek bir gitar sesiyle seni anılara boğacak kadar derin.. Onsuz bir gün bile geçirince eksiklik hissedeceğin kadar bağımlı...
  

 Müzik; 60'larda Elvis, Rolling Stone, The Beatles'tan sorulurdu. 70'lere gelince Pink Floyd, Led Zeppelin ve The Who'ya tahtı bıraktılar. 80'lerde Nirvana, Bon Jovi, Deep Purple, Queen ve Guns'n Roses ile akım devam etti. Ve şimdi, artık justin bieber'ler direction'lar var. Hala dinlenebilir güzel müzikler varsa da kime justin kim diye sorsan yedisinden yetmişine herkes bilir. Ama bir Freddy Mercury kim desen anca haa ünlü biri işte değil mi derler. Bana soruyorlar
neden Justin Bieber'dan bu kadar nefret  ediyosun? diye. Aslında ben ondan nefret etmiyorum, belki de kişilik olarak iyi bir insandır, evinden çöpü atacak kadar mütevazi, her hayranına nazik davranacak kadar hoşgörülüdür. Ben zaten ondan nefret etmiyorum, ben aslında şu zamanda müzik denilince akla onun gelmesinden nefret ediyorum. Artık kimse "Hey teacher, Leave them kids alone!!" demiyor. Anca "baby, baby, babyyyyyy" diyorlar. Comfortably Numb'ın gitar solosu müthiş dediğimde bana tuhaf
tuhaf bakıyorlar, ama One Direction ile ilgili bir şey desem muhabbet akşama kadar sürer. Allahtan hala benim müzik zevkime yakın, Queen'den ACDC'den konuşabileceğim bir kaç arkadaşım var. Hala bana efsanelerle ilgili müzik cd'si yapıp getiren, benle "Highway to Hell!!!" diye bağıran, Pink Floyd tişortumu giydiğimde bundan bana da bir tane almazsan benden kork!! diye tehdit eden azınlıkta kalmış dostlarım var. Depeche Mode kim diye sormayan, Jennifer Lopez'le ilgili bir habere şaşırmayışımı görünce heeee tamam o zaman diyip dünyanın en önemli şeyini bilmiyormuşum gibi davranmayan, Roger Waters konserine gidemiyince beraber üzülüp offffflayabileceğim kişiler var. Hep Rock Müzikten bahsettim ama
jazz,
blues, reggae de ayrı bir mükemmellik. Bob Marley ile no woman no cry'lar, Louis Armstrong ile what a wonderful world'ler ve blues brothers ile everybody need somebody'ler müzik listemin vazgeçilmezleri arasında hep olacaklar. Ha bi de Pop müzik var.. Dünyanın her yerinde canlılığını, gençliğini hiç yitirmeden varlığını sürdüren pop müzik.. Eskiden Britney Spears, Madonna, Christina Aguilera şimdi de Adele, Rihanna, Katy, Beyonce ve daha pek çok kişi... Neyse bu konuda diyecek çok şey var, umarım bir on sene sonra insanlar efsane diyince bieber değil U2, The Doors aklarına gelir diyorum son olarak. Ve yazımı en sevdiğim şarkı sözlerinden biriyle bitiriyorum: Don' worry be happy! -Bob Marley :)

16 Mayıs 2013 Perşembe

Hayal Hırsızı

   Hani herkesin büyük hayalleri vardır, ama hep onlar için şöyle düşünürüz: Bir gün...Gün gelecek...Günün birinde...Büyüdüğümde...İleride... vs. Hiç kimsenin aklına ,gerçek hayatta en azından, ayağı takılıp yere kapaklandığında tiyatro seçmelerinin başladığını gösteren bir broşürün üstüne düşeceği veya bir sürü insanın arasında müzik seçmelerine giripte o gün seçileceği ve hayalinin başlayacağı gelmez. Kimse hayalini gerçekleştirmeyi düşünmez çünkü "bir gün" o bir şekilde gerçekleşecektir ne de olsa. 
  Ben hep hayalperestimdir, dalgınımdır, hocalardan,arkadaşlarımdan hep fırça yerim bu yüzden.. "Hiç beni dinlemiyosun zaten sen, yine birileri hayal dünyasına dalmış, dünyadan dalgına alooo orda mısııın" gibi sözler artık hayatımın gündelik sözleri haline gelmiş durumda. Neyse, konumuza dönelim.

   Olay şöyle ki ben hayal kurarken çocukken şunu yapmalıydım, gençken kesinlikle buraya gitmeliyim , yetişkin olup bi işte çalıştığım zaman bunu gerçekleştireceğim veya da yaşlandığımdada bu olacak gibisinden düşünürüm. Mesela, yaşlandığım zaman İskoça'ya taşınıp yemyeşil çayırlarla minik bir gölün ortasında küçük bir kulübede yaşama hayalim hala geçerliliğini koruyor.. Neyse, ben şu anda gençlik hayallerim konusunda yoğunlaşmış durumdayım. Gençliğimde yapılacaklar listesinin başında arkadaşlarımla büyük bir Avrupa seyahati hayalim vardı. Ama bi çok insan gibi hep bir gün gerçekleşir diyordum. Ama gel gör ki kader işte, sınıfta kalan sıra arkadaşım 11. sınıflarla konuşmuş ,geçen gün bana gelip 15 gün 9 ülke büyük Avrupa turu var demesin mi! Tabi ben bir heyecan, bizim arkadaş grubundakilere bir çırpıda söyleyiverdim. Hepimiz akşama eve gidip ailelerden izin koparmak peşindeydik, gerçi izin konusunda pek umutlu değildik anca dua etmekle yetiniyorduk. Ama öbür gün, hepimizi şaşırtan bir şekilde hepimiz okula mutlu haberlerle geldik; hepimiz izinleri almıştık!! Tabi tüm gün bir hayaller, bir hayaller.. Hayaller bile bizi heyecanlandırır oldu. İşte Amsterdam'a gittik mi şuraları görürüz, Pisa Kulesinin yanında meşhur pozumuzu veririz, Almanyadaki büyük Europa Park'ta tüm gün eğleniriz, Paris sokaklarında dolaşırız ve daha neler neler... Hangi ülkeden ne alacağımıza, neler yapacaklarımıza en ince ayrıntısına kadar karar verip mutlulukla o gün uyuduk. Ve ertesi gün.. Turu düzenleyen hoca haftada tek o gün geliyor o yüzden onun yanına gidip turun daha ayrıntılı bilgisini alma vakti.. Tabi biz arkadaşla Polyanna edasıyla mutlulukla hoplaya zıplaya girdik odaya.. Dedik hocam böyle böyle, teşekkürler, harikasınız vs.. Ve o an olan oldu, kaşlar çatıldı, gülümseme somutmaya döndü, gözler kötü haberi söylemeye hazır kısıldı ve o gülümsemeyi yüzde donduran sözler çıktı ağzından: Üzgünüm gençler, gezi iptal!
   Sanırım bazen o olayı yapmadan hayal kurmak, olay gerçekleşmeyince çok daha can yakıyor. Gezinin iptali yeterli katılım olmamasıydı, tüm okuldan her sınıftan insan bulmuştuk arkadaşla. Bu seferde sorun tur bir hafta önce dolmuş, kontenjan yokmuş, hoca 11'lere söylemiş ne de olsa biri bilse tüm okula dedikodu şeklinde yayılırmışmış.. Bir duyuru çıkarıp duvara asmaya üşendiğinden biz hayalimizden olduk. Bir de bunu yapacak olanın rehberlik hocası olması, düzeltiyorum "psikolojisi-empatisi sıfır" bir rehberlik hocası olması işleri dahada berbatlaştırıyor. Diyeceğim o ki, hayal kurmak güzeldir, ama o hayalin gerçekleşmemesi çok can yakar. Artık bir iş kesinleşmeden düş kurmayacağım. Hayal Hırsızı, umarım bir gün hissettiklerimizi anlayabilirsin...

12 Mayıs 2013 Pazar

Haftasonu Müziği



Bu hafta nette gezinirken birden gözüme bu foto çarptı ve bir kez daha Queen'in ne efsanevi bir grup olduğunu hatırladım. Eğer 16 yaşındaysanız bu dönemde insanlar genelde hep Beyonce, gaga, katy, rihanna, bieber vs dinler. Ben dinlemiyor muyum? Arada Diomands dinleyerek dansettiğim veya thrift shop akımına katıldığım doğru ama hiç bir zaman bir jessie J bir bon jovi etmez benim için ya da nicki minaj Nirvana gibi bir efsaneyle boy ölçüşemez. Tabiki zevkler ve renkler tartışılmaz ya da biri pop biri rock elmayla armutu karşılaştırıyosun diyebilirsiniz ama ben yinede eski kafalığıma devam edip bu hafta Queen - Bohemian Rhapsody şarkısını paylaşacağım. Bu şarkı benim için hiç bir zaman ölmeyecek şarkılar listesinde:)

5 Mayıs 2013 Pazar

Haftasonu Şarkısı - 5 Mayıs

  Geçenlerde Oblivion filmine gittim. Ben bilimkurgu - aksiyon filmlerini çok severim, müziklerine ise bayılırım.   Film zaten harikaydı, zaten bir filmin içinde Morgan Freeman varsa o filmden kötü bir şey bekleyemezsiniz :) Tom Cruise da klasik Tom işte .. Oyunculuğuna bi şey diyemem ama adam 50 yaşında hala karizmayı koruyor :) Filmde tek eksik kesinlikle 3D olmaması, eğer 3D olsaydı tadından yenmezdi.. Tamam, film harika ama bence bu müziği de bir dinlemek lazım. Şahsen ben bayıldım:)

2 Mayıs 2013 Perşembe

Hayal Etmek...

   Hayal etmek küçük bir kızın balonunun ardından koşmasına benzer.

 Balon uçar, kız kovalar...

    Bazen balonun önüne engeller çıkar; elinde iğnesiyle sinsi bakışlı pis sırıtışlı insanlar, bazen koşmakta zorlanacağımız yüksek, yorucu tepeler ve bazen de balonu gözden kaybedebileceğimiz, hala orada olup olamayacağı hakkında şüpheye düşeceğimiz sisli havalar...
   Öyle insanlar vardır ki bazen balonun ipini tutmaya çok yaklaşırlar, fakat önlerine küçücük bir engel çıkınca korkup bırakırlar.
   Ve öyle insanlar vardır ki balonunun patlamasına aldırış etmezler, çünkü bilirlerki kendilerinde yeni balonlar şişirecek, peşinden koşacak yeni hayaller yaratacak güce, özgüvene, cesarete sahiplerdir.
   Korkak insanlar asla balonun peşinden koşmaz, onlar sadece balonunu yakalayan insanlara kıskançlıkla izlemekle yetinirler. 
   Yakaladığınız her hayal, ipini tuttuğunuz her balon size yeni hayaller yaratmak için umut ve özgüven sağlar. Eğer balonunuzu yakalarsanız, sakın bırakmayın. O balonu sadece, engelleri yılmadan geçip peşinden koşanlar yakalar.
                                                                                     Herkesin rengarenk balonları olması dileğiyle :)